top of page

Göl Kıyısındaki Saklı Mücevher Kastoria

  • cokgezenhk
  • 23 Şub
  • 3 dakikada okunur

 Klasik Yunanistan rotasında devam ederken yolunuzu kuzeye çevirip Selanik’ten 2,5 saat ileriye doğru gittiğinizde bambaşka bir coğrafya ile karşılaşıyorsunuz. Kuzey Yunanistan’ın, Makedonya bölgesinde yer alan Kastoria, sakinliği ve doğal güzellikleriyle insanın kendine özgü bir şehir. Osmanlı dönemindeki ismi ise Kesriye. Yaklaşık 14 bin evden kurulu ile küçük bir kültür noktası burası. Bu küçük kent tarih ve kültürü doğaçlayarak ve size göl kıyısında geçen bir masal diyarını anlatıyor. Kastoria'ya adım attığınızda, ilk dikkatinizi çeken şey, şehrin ortasından geçen Orestiada Gölü'nün sakin suları ve bu gölün çevresine yayılmış taş evler oluyor. Göl, kasabanın ruhu gibi; dingin, derin ve gizemli.

 

Gölün Büyüsü ve Tarihin İzleri

Kastoria, ismi Yunanca “kunduz” anlamına gelen “kastoras” kelimesinden yer alıyor. Bir zamanlar bu bölgede bol miktarda kunduz yaşıyormuş, ancak bugün bu sevimli canlıların izine rastlamak pek mümkün değil. Yine de gölün etrafında yürüyüş yaparken, suyun üzerindeki yansımalar ve kuş sesleri, doğanın burada hala çok aktif ve mevcudiyetinin hüküm sürdüğünü hissettiriyor. 13. Yüzyıldan 20. Yüzyıla kadara Osmanlı idaresinde kalan kent, ikinci dünya savaşı esnasında 1940 yılında bir dönem İtalyan işgalide yaşamış ve 1943 yılında Alman işgaline uğrayıp ağır hasar almış.  Evliya Çelebi, 17. yüzyılda burayı ziyaret ettiğinde, “Evleri İstanbul tarzı kat kat, saraylı ve limanlı konaklardır. Fukara evleri ile beraber iki bin yüz evdir. Bütün evler göle bakar” diye yazmıştır. Gerçekte, göl kenarındaki taş konaklar ve dar sokaklar, Osmanlı döneminde kalma bir zarafeti ve o dönemin kimliğini yansıtıyor. Bu şehri gezerken Safranbolu konak mimarisinin oldukça benzeri bir yapı topluluğu ile karşılaşacağınız kesin. Buradaki evlerin farkı alışıla gelmiş Osmanlı konak yapısının daha büyük ve görkemli versiyonlarının olması. Üstelik restorasyonları oldukça güzel yapılmış ve hala ayaktalar.

Şehir, Bizans döneminde kalma kiliseleriyle de ünlüdür. 50'den fazla kilise, freskleri ve mimarileriyle tarihe ışık tutuyor. Özellikle Panagia Mavriotissa Kilisesi, göl kenarındaki konumu ve 11. yüzyıldan kalma duvar resimleriyle değerlendirilen değer. Bir diğer durak ise Ejderha Mağarası; İçinde göletler ve etkileyici sarkıtlarla dolu bu doğal oluşumlar, Kastoria'nın gizemli yanını ayrılmak isteyenler için harika bir fırsat.

 

 

 

Kürkün Başkenti

Kastoria denince akla gelen bir diğer şey, kürk ticareti. Yüzyıllardır burada kürk işçiliği ve üretim o kadar gelişmişki kent bir zamanlar Avrupa'nın kürk merkezi olarak anılmış. 17. Yüzyılda bu durum zirveye çıkmış durumdaydı. Bugün hala bu geleneği sürdüren yaklaşık 300’e yakın atölye ve mağazalar var,  eğer yakalarsanız, yerel bir ustanın elinden çıkan bir kürke denk gelebilirsiniz. Tabii kürk eskisi kadar moda olmasada meraklısı için burası ilginç bir nokta. Kürk üretimi Kastoria'nın ekonomik ve kültürel yapısına çok uzun bir zaman damga vurduğu bir gerçek.

 


Kastoria
Kastoria

Kastoria'yı tanımak için en güzel yol, göl çevresinde yürüyüş yapmak. Yarımada şeklinde olan kasaba, bisikletle veya yaya olarak dolaşmaya çok uygundur. Kentin çevresindeki dağlarda trekking ve bisiklet yolları mevcut olup işaretlenmiş bir şekilde çok rahatlıkla bu rotalar kullanılabilmekte.  Gölün devam ettiği, Neolitik dönemde kalma bir göl yerleşiminin rekonstrüksiyonu olan Dispilio Göl Evleri'ni ziyaret edebilirsiniz. Yaklaşık 7 bin yıl öncesine dayanan bu yerleşim, tarihe meraklı olanlar için büyüleyici bir deneyim sunuyor. Ayrıca Apozari ve Doltso mahallelerinde dolaşarak, taş evlerin arasında kaybolabilirsiniz. Bu mahalleler, eski Yunan ve Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerini barındırıyor.

Kastoria ve Gastronomisini merak ediyorsanız, yemek molası için göl kenarındaki tavernaları tercih edebilirsiniz. Taze göl balığı, yerel şaraplar ve zeytinyağlı mezelerle dolu bir sofra, Kastoria'da kalmanız günü taçlandırır. Özellikle “sazan balığı kavurması” denen lezzeti tatmadan dönmeyin. Kıyı Yunanistan’nı deneyimleyen dostlar bu bölgeye geldiklerinde oldukça farklı bir yemek kültürü ile karşılaşacaklar. Deniz kenarında alışageldiğimiz zengin deniz ürünleri menülerinin yerini burada göl havzasında tutulan balıklar bolca yapılan farklı salatalar ve et ürünleri alıyor. Coğrafyanın değişimi direk yemek kültürünü değişimini sağlamakta. Sonuç olarak bizim damak tadımıza oldukça uygun bir gastronomi olduğunu söyleyebiliriz kentte. Restoran ve otellerin kalitesinin yüksek olduğunu da belirtmekte fayda var.

 

 

 

Neden Kastoria?

Kastoria, Yunanistan'ın turistik rotalarında genellikle ikinci planda kalsa da, bu sakin kasaba, kalabalıktan uzak bir kaçış arayanlar ve huzur için en önemli nokta. Gölün dinginliği, günün kokusu ve yerel sıcaklıklar, bu küçük kenti farklı kılıyor. Eğer yolunuz Kuzey Yunanistan'a düşerse, Kastoria'ya gelin ve yaşayın bu noktayı. Buradaki boyut insana dinginlik ve huzur veren bir saklanmış mücevherdir.

 
 
 

Yorumlar


bottom of page