Khara-Khoto: Gobi Çölü’nün Kayıp Şehri
- cokgezenhk
- 30 Eki
- 2 dakikada okunur
Dostlar size Orta Asya’nın en görkemli şehirlerinden biri olan Khara-Khoto’dan söz edeceğim.
İç Moğolistan’ın uzak köşesinde, Gobi Çölü’nün ortasında konumlanan bu şehir, bir dönemin zengin medeniyeti ve kültürel merkeziydi. Orta Çağın erken dönemlerinde 1032 yılında Batı Xia Hanedanlığı tarafından kurulan Khara-Khoto, kısa süre içinde ticaret, dinî eğitim ve sanatın buluşma noktası haline geldi.
Şehrin mimarisi Tangut kültürünün izlerini taşırken, yapıları Budist ve yerel unsurların özgün bir birleşimini yansıtır. Pagodalar, tapınaklar ve etkileyici surlar, hem estetik hem de savunma amaçlı olarak inşa edilmiştir.
1226’da Cengiz Han şehri fethettiğinde, Khara-Khoto Moğol yönetimine geçti ve yeni bir döneme adım attı. Moğollar genellikle kentleri tahrip etmekten çok geliştirmeyi seçmişlerdir. Bu süreçte Khara-Khoto, önemli bir ticaret merkezi olmuş ve farklı kültürel etkileşimlere sahne olmuştur. Özellikle Kubilay Han zamanında, şehir orijinal büyüklüğünün üç katına ulaşmış ve Marco Polo tarafından “Etzina” adıyla anılmıştır. Polo, eserinde buranın halkının putperest olduğundan, çokça deve ve sığır yetiştirildiğinden, iyi doğan kuşlarının bulunduğundan ve halkın tarım-hayvancılıkla geçindiğinden bahseder. Ayrıca, şehirden ayrılan yolcuların uzun ve ıssız bir çöl yolculuğu için kırk günlük erzak taşımaları gerektiğini belirtir.
Tangut halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlarken, Moğol döneminde yeni ticaret yolları ve zengin kültürel alışverişler ortaya çıkmıştır. Moğolların etkisiyle şehrin mimarisi de değişime uğramış ve Khara-Khoto’ya kendine has bir dokunuş kazandırmıştır.

20. yüzyıl başlarında Rus kaşif Pyotr Kuzmich Kozlov yönetimindeki araştırma ekibi, Khara-Khoto’yu yeniden keşfetmiş, Tangut kültürüne ait binlerce el yazması, parşömen ve kitap gün yüzüne çıkarılmıştır. İlk kazıda 2.000’den fazla kitap, parşömen ve el yazması bulunmuş; bunlar da şehir dışındaki bir stupada bulunan Budist heykelleri ve tahta baskılarla birlikte St. Petersburg’a gönderilmiştir. Daha sonraki kazılarda ise gündelik eşyalar, aletler ve dini sanat eserlerinin yanı sıra çok sayıda el yazması ve kitap elde edilmiştir. Bu değerli metinler ve ksilograflar, ileriki yıllarda Tangut dili araştırmalarının temelini atmıştır.
Bugün şehirde hâlen 30 metre yüksekliğe ulaşan surlar, birkaç pagoda ve şehir dışında bir camiye rastlanabilir. Tüm bu kalıntılar, Khara-Khoto’nun çok kültürlü geçmişini ve Tangut halkı arasındaki farklı dini inançları sergilemektedir.
Görünüşe göre yeni rotamız haritada işaretlendi dostlarım.







Yorumlar