Wacken: Çamurun İçinde Mutlu bir Yaşam.
- cokgezenhk
- 26 Ağu
- 2 dakikada okunur
Sevgili dostlar,yakın zamanda dünyanın en büyük metal festivali olan Wacken Open Air’a kıymetli dostum güzel müzik insanı Mehmet’in daveti ile gitme şansım oldu. Açık söyleyeyim, bu sadece bir festival değil, bambaşka bir hayat deneyimi. Seksen Beş bin insanın aynı müzik için, aynı enerji için, aynı coşku için bir araya gelmesi… Gerçekten anlatılmaz, yaşanır.
Wacken’de günler birbirine benzemiyor. Sabah çamurun içinde kahkahalarla başlayan gün, öğlene doğru tanımadığın ama beş dakika içinde “kardeşim” diye hitap edebildiğin insanlarla bira tokuşturarak devam ediyor. Akşam olunca sahnede efsane gruplar, gökyüzünde ateş şovları, insanların gözlerinde ise tarifsiz bir mutluluk var.
Beni en çok etkileyen şey ise bu festivalin sadece müzikten ibaret olmaması. Burada bir kültür var. İnsanların günlerce bir arada olması, aynı kamp alanını paylaşması, çamuru, yağmuru, güneşi beraber göğüslemesi… İşte bu Wacken’in ruhu. Burada kimse kimseyi yargılamıyor. Kimsenin kimseyle kavgası yok. Eğlencenin dozu asla kaçmıyor. Doğanın içinde inanılmaz bir yardımcı olma hali ve kibarlık söz konusu. İster deri ceketli bir metalci ol, ister hayatında ilk kez headbang yapıyor ol… Önemli değil. Herkes aynı müziğin altında birleşiyor.
Rock ve metal müziğin o birleştirici gücü Wacken’de bana gayet güzel işledi. Çalan her rif, atılan her çığlık, söylenen her şarkı binlerce kişiyi tek bir kalpte topluyor. Bazen tanımadığın biriyle aynı şarkıyı haykırırken omuz omuza sarıldığını fark ediyorsun. Günlerce kaldığımız alanda kamp yada karavan alanlarında ne bir organizasyon bozukluğu nede insanların birbirine karşı en ufak bir saygısızlığını görmedik. Yerde tek bir çöp bile bulamıyorsunuz onca çamurun arasında. Yıllar sadece burayı dünyanın en büyük Metal Müzik festivali haline getirmemiş aynı zamanda inanılmaz bir toplu yaşam kültürü oluşturmuş. O an anlıyorsun ki, bu müzik sadece kulaklara değil, ruhlara dokunuyor. Rock her zaman birleştiricidir rock her zaman ekip işidir bu yüzden. Sahnedeki çalanda söyleyende seyredenle bir olur yoksa ortaya rock müzik çıkmaz.
Kısacası, Wacken benim için bir festivalden çok daha fazlasıydı. Orada yaşadığım dostluk, eğlence, insanca özgürlük ve paylaşım, hayatım boyunca unutmayacağım bir deneyim oldu. Metal müzik belki sert görünebilir, ama inanın bana kalpleri yumuşatan, insanları kardeş yapan bir güç taşıyor.
Ve işin en güzeli de şu: Wacken bittikten sonra bile, o coşkuyu içimde taşımaya devam ediyorum. Çünkü bir kere o ruhu hissettin mi, asla peşini bırakmıyor. Bu yüzden festival biitikten bir gün sonra biletler satışa çıktı ve anında tükendi. Bizde sevgili dostum Mehmet ile birlikte bu şanslı insanlardanız.
Her şey 1989’da Wackenlı iki arkadaş Thomas Jensen ve Holger Hübner’in “neden kendi metal festivaliyle başlamıyoruz?” diye kafa patlatıp sonrasında bie kaç yüz kişiyle başladıkları bir fikirle başlıyor. O fikir bugün bu noktaya getirdi bu festivali. Kamp alanı, müzik, özgürlük… Hepsi baştan planlanmıştı
Bu sene Machine Head, Papa Roach, Gojira, Apocalyptica, Ugly Kid Joe, Michael Schenker, Guns Roses, Wasp gibi ağır toplarla buluştuk o muhteşem ortamda
Sabah güneşi yada yağmuru ile


uyandın, çamurla dans ettin, yürüdün, bağırdın tanımadığın bir insanla göz göze geldin ve bir şarkıyı birlikte söylediniz Bu öyle güçlü bir birleşme ki, kelimeler yetmez. Rock ve metalin ruhundaki özgürlük ve kardeşlik metaforu, Wacken’de gerçek oldu.
Seneye gidiyoruz bakalım daha neler göreceğiz…







Yorumlar