Yas Yemekleri Kültürü
- cokgezenhk
- 4 Ara 2022
- 3 dakikada okunur
Son zamanlarda haberlerde duyduğumuz bazı valiliklerin taziye yemeklerini iptal ettiği ya da yasakladığı yönündeki haberlerden sonra aklıma takılan sorulardan birisi idi taziye yemekleri. Kim nerde nasıl ne zaman başlatmış olabilirdi bu uygulamaları. Aslında konu sadece basit bir yemek yardımlaşmasından öte yemeğin toplum ve insan ile nasıl şekillendiğinin çok güzel bir göstergesi bence. Bugün bile çok basit yaşamak için ihtiyaç kavramından aslında seremoniye dönüşen bir noktada yeme kavramı.
İnsanlık, çok eski dönemlerde göçebe olmanın getirdiği avcı ve toplayıcı olmaktan ziyade, yerleşikliğin getirdiği tarım toplumlarına dönüşmüştür. Yaşanan bu dönüşümle birlikte yemek kavramının da değişip, değişen yemek kültürünün de toplumu değiştirmeye başladığı görülmüştür. Bu değişimler ile yemek kültüründe dinsel tutumlar örf ve adetler ve yönetim biçimlerinin etkisini görmekteyiz. 12.000 yıl öncesine gittiğimizde mezarların içine gömü ritüellerinde yemek konulması ve dekore edilmesi gibi ayrıntıların olduğunu görmekteyiz. İnsanlık için din olgusundan önce ya da sonrası fark etmeksizin yemekle ölüm ve yaşam arasında bozulmayacak bir bağ vardır. Bunu isterseniz ölümü bir yolculuğa benzetip mezara yemek koyan toplumlarda isterseniz günümüzde yas döneminde bütünleşmeyi ve sosyal olarak bir arada iletişim sağlamak amaçlı uygulamaların hepsinde görebilirsiniz.
Bu sosyal olgu sınıf ayrımlarında bile ortaya çıktığını görmekteyiz. Mesela İspanya’nın kuzeydoğusundaki bulunan antik Roma şehri Barcino'nun bulunduğu yerin yakınında bulunan Vila de Madrid nekropolünde ortaya çıkarılan 41 cenazeye yapılan analizlerde MS 2. yüzyıldan MS 3. yüzyılın ortalarına kadar cenaze ziyafetleri ve mezar adaklarının ortaya çıktığını ortaya koyduğunu görülmüştür. Çalışmanın sonuçları, nekropolde gömülü olanların çoğunun ölümden sonraki yaşamları için sağlanan yemeklerin günlük yeme ihtiyacına çok benzediğini gösteriyor. Zenginlere daha pahalı et parçaları konulmuşken, bazı mezarlardan hiçbir hayvan kemiği çıkmamış ve birkaç kişinin yemeklerinin ise diğer mezarlardan çıkanlardan oldukça basit olduğunu göstermiştir. Araştırmacılar, gerçek hayatta var olan eşitsizliklerin cenaze törenlerinde de mevcut olabileceği sonucuna vardı. Bunun dışında yapılan araştırmalarda Romalıların ölen akrabalarını her yıl ziyaret edeceklerini ve mezar başında ziyafet çektikleri bilinmekte. Ritüelin amacı ise birlikte bir ziyafete katılarak, ölenler atalar olarak hayata döndürülür. Ayrıca, yaşayanlar, onlara katılarak, daha büyük bir topluluk etkinliğine katılırken aile kimliklerini korurlar.
Cenaze yemekleri o toplumun coğrafi şartları ve güç yapısına göre klasik yemekleridir. Demir Çağı'ndan Roma dönemine geçişte mezarlarda bulunan faunal ve bitkisel kalıntıları incelediğinde, ölülerle birlikte gömülen ve cenazenin etrafında yenen yiyeceklerin istila ve gelen yeni topluluklar ile değişmediğini bulmuştur. Cenaze yemeğinin Demir Çağı Britanyalılarının tavuğa odaklanmasından sığır eti odaklı İngiliz-Romano'ya dönüşmesi bir asırdan fazla zaman aldı.
Orta Çağ'ın feodal sistemi ölümde

de devam eder. Bir lord öldüğünde, çevredeki tüm lordlar yeni varisin kadehini kaldırmaya gelirdi. Hem katılanlar uzaktan gelebileceği için hem de ziyafet ne kadar büyükse merhumun o kadar güçlü görünmesi nedeniyle büyük bir ziyafet düzenlenirdi. Katılımcılara arval veya averil adı verilen tatlı bir ekmek dağıtılırdı.
Amerika’nın sömürge dönemlerinde Alman ve İngiliz sömürgecilerde, insanlara kiliseden mezara yürürken pekmez veya kimyonlu kurabiye ve bir tür alkol verildi. Bunun amacı Avrupa’da bulunan ataları ile bağ kurmanın yolu olarak kabul edilirdi. Hatta güneyde cenaze yemekleri o kadar önemlidir ki " Ölü Olmak Mazeret Değildir: Mükemmel Cenazeyi Barındırmak İçin Güneyli Resmi Güneyli Bayanlar Rehberi " adlı bir kitap bile vardır.
Britanya'daki Viktorya Çağı'nda cenaze bisküvileri büyük bir sektör haline geldi. Yerel fırınlar, ani bir ölüm meydana geldiğinde aceleyle kurabiye vaat eden reklamlar yayınlardı. Bu kurabiyeler genellikle basılı İncil ayetleriyle süslü bir şekilde sarılırdı. Kilise kutsal kartları gibi, bu kurabiye paketleri ölüleri anmak için hatıra görevi görüyordu. Ölüm bildirimleri, bu ilk kurabiye paketlerinden gelişti ve arkadaşlara ve ailelere bildirimler ve rahatlatıcı yiyecekler olarak gönderilmeye başlandı.
Hindu inancında, yas döneminde ete izin verilmez, bu nedenle ailelere meyve veya sebze samosa sepetleri vermek yaygındır.
Güney Amerika'da cenazelerde kızarmış tavuk, makarna ve peynir gibi klasik yiyecekler yaygındır.
Kırgızistan'dan gelen borsok, hem kutlamalar hem de cenaze törenleri ile ilişkilendirilir. Kırgızistan'da borsok, un, tuz, şeker ve tereyağı ile yapılan kızartılmış hamur toplarıdır.
Jamaika'da cenaze gelenekleri 9 gece sürer. 9 gecenin sonunda, merhumun ruhunun, yemek toplayarak ve son dinlenme yerine gitmeden önce vedalaşarak anma töreninden geçtiğine inanılıyor. Bu gece, sevilen kişi için yiyeceklerle bir tören sofrası kurulur, ancak gece yarısından önce hiç kimsenin ondan yemek yemesine izin verilmez. Bunun ruhun geçtiği zaman olduğuna inanılıyor.
Bizim yas kültürümüzde bulunan helva ve lokma Balkanlar ve Orta Doğu'da çok popüler olan lezzetlerdir. Her zaman yenebilir ama helva özellikle İran, Türkiye ve Ermenistan'da yas zamanlarında yenir.
Sonuç olarak, yemek insanlığın var olduğu ilk andan itibaren yaşamak için ne kadar önemliyse toplum bilincini oluşturmaya başladığı andan itibaren ölüme ve ölümden sonrası için birleşmeye ve yas dönemini beraberce geçirmenin en güzel yolu olarak karşımıza çıkıyor.







Yorumlar