top of page

Zamanın Geriye Alındığı Ülke Küba

  • cokgezenhk
  • 18 Mar
  • 4 dakikada okunur


ree


 

 

Öyle bir yer hayal edin ki gittiğinizde sizleri onlarca yıl geriye götürecek doğası ve yaşam tarzı ile bambaşka bir alemde seyahat etmenizi sağlayacak bir ülke olsun. Tarih ve kültür açısından zengin bir ada ülkesi olan Küba, özellikle canlı şehirleri ve çarpıcı manzaralarıyla keşfedilmek için ilgi film şeridi gibi karşınıza çıkıyor. Bu yazımda sizlere, her biri adanın karakterine benzersiz bir şekilde katkıda bulunan üç önemli varış noktasını ele alacağım: Havana, Viñales ve Trinidad.

Başkent Havana, sömürge mimarisinin, hareketli sokakların ve köklü bir geçmişin dinamik bir karışımını sunarak gezginleri şaşırtmaya ve kendine ayak uydurmaya zorlayan harika bir şehir. Havana’yı ziyaret edenler özellikle sömürge mimarisinin renkli sokak yaşamıyla bir arada var olduğu ve adanın dinamik geçmişine ve bugününe dair bir devam eden bir döngünün içine giriyorlar.

Havana, zengin tarih, kültür ve günlük yaşam dokusuyla ziyaretçileri büyülüyor. Bir zamanlar İspanyol sömürge imparatorluğunun merkezi ve mücevheri olan bu şehir, özellikle ikonik Malecón ve Eski Havana mahallelerinde görülebilen Barok ve neoklasik stilleri birleştiren çarpıcı mimarisiyle ön plana çıkıyor. Kent tarihin içinde ve aynı noktada yaşamaya devam eden gizemli ve mistik havasını hala muhafaza etmekte. Havana'nın cazibesi fiziksel güzelliğinin ötesine uzanıyor; Küba tarihini Fidel Castro ve Che Guevera gibi iki ikonik figürü ve devrimi hala hissedebiliyorsunuz. Bugün dünyanın birçok noktasından gelen turistler bu kenti ve ülkeyi keşfetmekteler.  Klasik Amerikan araçları ile şehri 1950 ler tadında gezerken, Katedral Meydanı, Armas Meydanı, Castillo De La Real, Fuerza Kalesi’ni görüyoruz. Üstelik bu ikonik kenti gezerken günlük hayata tanık oluyorsunuz. Ernesto Che Guevara’nın müze olan evi sizi devrime ve bir devrimcinin hayatına götürecek.

Havana'nın canlı kültürü, şehrin zengin mirasının hem fiziksel etkilerini tarihi simge yapılarına karmaşık bir şekilde işlenmiştir. ABD Kongre Binası'na benzeyen Capitolio, bir dönemin aslında özlem simgelerinden biridir, National Hotel, Havana'nın bir turist merkezine dönüşmesini sembolize eder, özellikle de şehrin hem eğlence hem de gelişen Afro-Küba kültürel sahnesine bir bakış arayan ziyaretçileri çektiği 1950'lerde dikkat çekmiştir. Bu otel Havana’nın 1950’lerdeki Amerika’nın arka bahçesi olmasının simgesel yapılarından biridir. Mafyanın en ünlü temsilcilerinin bu oteli üs gibi kullanmaları şöhretini katlamıştır. Baba filminin önemli sahnelerinin çekildiği bu otel renkli ve ikonik tarzı ile bugün bile hala aynı keyfi misafirlerine yaşatmakta. Çok geniş sahil yolu, Deniz ve et ürünlerini bol ve oldukça uygun fiyata bulabileceğiniz restoranlar, Casa Particular denilen ev tipi pansiyonlar ve oteller, kenti iç tarafındaki renkli hayat ziyaretçilere unutulmaz bir Havana deneyimi yaşatmakta.

 

Havana’dan yaklaşık 3 saat uzaklıkta bulunan ve Küba'nın yemyeşil tütün yetiştirme bölgesinin kalbinde yer alan Vinales, adanın tarımsal yapısının ve göz alıcı güzelliğinin bir kanıtı olarak durmaktadır. UNESCO Dünya Mirası alanı olarak tanınan vadi, bölgenin tablo gibi canlı manzaralarıyla bezenmiş bir haldedir. Vinales'i ziyaret edenler, tütün üretiminin inceliklerinin ortaya çıkarıldığı ve Küba ekonomisinin ve kimliğinin hayati bir yönüne dair fikir veren geleneksel tütün çiftliklerini keşfederek kendilerini yerel kültüre kaptırabilirler.

Küba'nın dingin manzaraları arasında yer alan Vinales, ziyaretçileri etkileyici doğal güzelliği ve benzersiz tarım arazileri ile büyülüyor. Bölge, yemyeşil vadilerden görkemli bir şekilde yükselen ve hem keşif hem de yetiştirme için eşsiz bir fon oluşturan çarpıcı kireçtaşı kayaları ile ziyaretçilere farklı bir güzellik sunuyor. Verimli toprak, özellikle köklü bir tarım mirasını yansıtan geleneksel yöntemlerle yetiştirilen tütün olmak üzere çeşitli mahsulleri üretilmesini sağlamakta. Devlet özellikle tütün politikasındaki sert denetimlerini devam ettirsede. Üreticiler genede kendi avantajlarına yarayacak olan üretim yöntemlerini geliştirmiş durumda. Evrim teorisinin resmedildiği dünyanın en büyük kaya resmini, Mural de la Prehistoria’yı görmeden bölgeden dönmemek lazım. Vinales ayrıca bisiklet ve trekking konusunda farklı alternatifler üretebileceğiniz bir nokta konumunda.

 

 

Trinidad ​

 

Küba'nın güney kıyısında yer alan Trinidad, ziyaretçilerine iyi korunmuş mimarisi ve canlı sokaklarıyla sömürge geçmişine dair bir bakış sunan büyüleyici bir tarih ve kültür karışımı olarak ortaya çıkıyor. UNESCO Dünya Mirası Alanı olan şehir, yüzyıllar boyunca kimliğini şekillendiren farklı kültürel etkileri yansıtan renkli evlerle sıralanmış Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla karakterize ediliyor. Gezginler Trinidad'da dolaşırken, Museo Romántico'nun çarpıcı neoklasik mimarisinin ve etkileyici Iglesia de la Santísima Trinidad'ın dönemin refahını sergilediği Plaza Mayor'u keşfedebilirler. Dahası, özellikle son cubano'nun bulaşıcı ritimleri olmak üzere yerel müzik sahnesi, hem tarihle hem de çağdaş yaşamla etkileşime davet eden canlı bir atmosfere katkıda bulunur. Öyleki son dönemde sık sık yaşanan ve ülkenin en büyük sorunlarından birisi haline gelmiş olan elektrik kesintileri bile müzik, sahne ve dans üçlüsününün ritmini asla bozmuyor. Bu zengin miras ve canlılık dokusu, Trinidad'ı sadece bir varış noktası değil, aynı zamanda Küba'nın kültürel dayanıklılık ve dönüşüm konusundaki daha geniş anlatısı içinde önemli bir deneyim olarak konumlandırıyor.


Sonuç olarak, Havana, Vinales ve Trinidad'ın keşfi, yalnızca Küba'nın çeşitli kültürel ve tarihi dokusunu değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik yapılarının günlük yaşam üzerindeki derin etkisini de ortaya koyuyor. Havana'nın canlı sokakları, topluluk yönetimdeki ve toplumsal beklentilerdeki değişimlere uyum sağlarken, adanın zorlukları arasında dayanıklılık ruhunu yansıtıyor. Vinales, Küba'nın tarımsal mirasına bir bakış sunarak, devlet desteği ve piyasa bağımsızlığının karmaşıklıklarını aşarken gıda egemenliğini artırmada tarımsal kooperatiflerin önemini vurguluyor. Okyanus adası olması sebebiyle Karayip denizinin bütün nimetlerini ve çeşitliliğini gelen ziyaretçilerine sunarken coğrafyanın zenginliğini yaşama şansı sunuyor. Bu arada, sömürge cazibesiyle Trinidad, ülkenin zengin kültürel mirasına bir tanıklık görevi görerek turizm ve yerel özgünlüğün etkileşimini vurguluyor. Bu bölgeler toplu olarak, Küba kimliğinin nüanslarını vurgulayarak ziyaretçileri dinamik tarihi ve çağdaş gerçeklikleriyle etkileşime girmeye teşvik ediyor ve böylece seyahat deneyimlerini zenginleştiriyor.

 

 

 

 
 
 

Yorumlar


bottom of page